25 Mayıs 2023 Perşembe

"Ölü Fikirler Tarlası" Onay Akbaş

Şimdi gelelim arkası yarın kısmıa yani serginin ben de yarattıklarına...
Onay Akbaş serginin bir bölümüne "ölü fikirler tarlası" ismini vermiş, isim başlı başına heyecan verici değil mi? Üstelik siz bir izleyici olmaktan çıkıp varlık sergilyebiliyorsunuz tam da burda! Bir sanat eserine dönüşmeyeceğini düşündüğünüz fikrinizi çizgiler aracılığı ile anlatabilir misiniz?

Eğer anlatmaya çabalarım diyorsanız kağıt,kalem emrinize amade oturun ve dökün içinizi. Sonra buruşturup çöp kovasına....
Belki de bir sanat eserinin parçası olacak o çöp sandığınız çizim bu da size süpriz olsun 😉
Ben malum üretemeyen bir sanat tutkunu, sadece fikirlerden ibaret insanoğlu... Beni nasıl çarptığını anlayabiliyor musunuz?  Bir şeyler çizip attım tabi ki kovaya o fikrin ölü kalacağını bilerek. Ama beni biliyorsunuz ben "sanat" adına olan fikirlerini harika sanatçılarla ve de dostlarla hayata geçirebilmiş biriyim. O yüzden bu sergiyi gezerken zihnimde zıplayan tavşanları tarlaya gömmeye kıyamadım, buraya salmaya karar verdim belki burdan filiz verirler...
Fotoğrafta tam da bunları düşünüyorum işte...

Sergiyi gezerken Akbaş'ın figürleri benim zihnimde 3 boyutlu hale geldiler, önce birer kukla halinde dev kuklalar. Sonra duvardan inip, sahneye yerleştiler, aşağıda yani orkestra çukurunda onlar için çalmaya hevesli şahane bir orkestra vardı. Ve başladılar onlara biçilen rolü oynamaya, harika bir libretto şahane besteler tam da onlar için hazırlanmış.... Bir müzikal şov izliyorum çok renkli, çok çoşkulu üstelik evrensel bir mesajı var.  Birden çok dil geliyor kulağıma üstelik çok dilli bir eser tüm dünyada sahnelenebilir... 💕
Olamaz mı? Çok şahane olur hem de !

Benim zihnim yine yeniden buralara sürükledi beni, bakalım sizin ki neler fısıldayacak size?

24 Mayıs 2023 Çarşamba

Çizgi - Bir Uçtan Bir Uca Onay Akbaş

Beni alıp bambaşka diyarlara götüren güzel mi güzel bir sergiden bahsedelim mi biraz ?
Onay Akbaş 'ın Çizgi isimli sergisi bir uçtan bir uca güzel bir deneyim yaşatmak için bekliyor sizleri.

"Düşünce"nin sembolik temsiline, eserlerin doğum sürecine tanıklık etmeye hazır mısınız ?
İmzasını parafıyla değil özgünlüğü ile atan bir sanatçı Akbaş. "Maltepeli Ressamlar"ın kurucularından, dünyaya açılan bir değerimiz. Tam da şimdi lütfen Maltepeli Ressamları araştırıp Darağaç'a göz kırpmayı unutmayın diyerek devam edeyim... 😊

Eserlere gözleriniz değdikçe patlayan renklerle çoşuyorsunuz, ışık tam da o renklerin içinden fışkırıyor. Figürler öne çıkarken mekanların bulanıklaşması sanki tam da zihin içine çıplak gözle bakmak gibi. Eskizlere bakarken ise harika bir sanatçının zihin akışına tanıklık etme şansı buluyorsunuz. Bunu sergilemek bir sanatçı için ne büyük cesaret, izleyen için ne büyük bir şans! 👌🏻

Hele bir de bir "ölü fikirler tarlası" adında bir  bölümü var ki; ahhh... Hem ayrı bir postu ve merakı hem de benim zihnimde nasıl fikirler yarattığını anlatacağım bambaşka konulara yer vermeyi gerektiriyor... Tam bir arkası yarın postu bu 😊

Tunç Soyer 'e ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat ekibine kocaman bir teşekkür etmeden devam etmeyeyim...🙏🏻🙏🏻🙏🏻  Görmek istediğimiz sanat seviyesi budur şehrimizde 👏🏻👏🏻👏🏻

Beklemeyin, koşun koşun gidin bu sergiye; hatta bir daha, bir daha , bir daha gidin... 🏃🏼‍♀️🏃🏼

"Hayali Kentler" Ayşe Perin Tatari

Ayşe Perin Tatari'nin "Hayali Kentler" isimli sergisi ile bekliyor bu sefer sizi Galeri A .
Geçmişin izlerinden, insanların yarattığı
 kentlerde insansızılığın hayaline götürüyor çizgiler sizi. Hem çok farklı, hem çok estetik hem de ilham verici bir sergi , en sevdiğim 🥰
"Görünmez Kentler bildik kentler değil; kurmaca kentlerdir. Hepsine birer kadın adı verdim..." diyor Italo Calvino Görünmez Kentler kitabının önsözünde; zihnimde o kitap ve cümleler bağırıyor gezerken sergiyi.
Ve harika bir kadın hayali kentlerini bizlerle paylaşıyor etkileyici tekniği ile.
2 Haziran'a kadar koşun koşun gidin bence 😊🏃‍♀️🏃

30 Nisan 2023 Pazar

"Kağıt / Kalem" Tansel Özalp


Arif Tansel Özalp'in "Kağıt / Kalem" sergisi Galeri A'da !

Vücut hareketlerinin zihinde bıraktığı etkiyi özellikle yoga pozisyonları üzerinden betimleyen sergi zihnimde yeni estetik hareketlenmeler yarattı ve ben bu karıncalanmalardan pek memnun kaldım 😊

Sanat ve tasarım arasındaki o belirsiz çizgide gezinmekten hoşlanan benim gibiler için kaçırılmaması gereken bir sergi ... Arada kulağınıza değen çan sesi ve davul ritimlerinin de hakkını verin ama olur mu? Hatta sorun neden diye? Çünkü insanların soru sormadan büyümeye alıştığı kültürümüzde bir soru bütün bakış açınızı değiştirip bulunduğunuz ortamı bambaşka bir dünyaya dönüştürebilir...

Kaçırmamız gereken sergi 8 Mayıs'a kadar seyrinize hazır efendim koşun koşun gidin ... 🏃‍♀️🏃🏃‍♀️🏃🏃‍♀️🏃


31 Ocak 2023 Salı

Frida Diyalogları



Popüler kültüre ya da kitsch'e kurban
 edilemeyecek kadar güçlü bir kadın. Hatta o kadar güçlü ki "irade" deyince aklıma gelen ilk kadın. Yarattığı eserler bir yana varoluşu başlı başlına "sanat" olan kadın!
Canım FRIDA!

Berna Turemen, Katrina Rupit, Çiğdem Bucak Telli, Sema Barlas,Elvan Serin ve Arzu Eş kendi Frida'larını anlatıyorlar bu sergide küratör Attila Güllü eserleri bir araya getirirken sizi Frida'nın konuşulduğu özel bir alana davet ediyor.
Bu güzel kadınlar, özel bir kadını kendi dilleri ile konuşurken estetik haz duyma çoşkusu da size armağan oluyor.

Frida Diyalogları ile 11 Şubat'a kadar Galeri A İzmir 'de tadına doyulmayan bir seyir bekliyor sizi.

Sakın kaçırmayın!
Aaa bir de Çiğdem Bucak Telli'nin kaleminden sesleneyim size:
"Bir dik duruşun kaç yenilgi, kaç gözyaşı, kaç kalp ağrısını ettiğini kim bilir?"
Ne fark eder...
Haydi birlikte söyleyelim Frida;
"BEN KADINIM. Ve senin istediğin gibi değil, kendi istediğim gibi kadınım."

27 Ocak 2023 Cuma

Kendi Kanatları İle Uçan Bir Madama Butterfly Hayali...

Hey hey!!!
Gönlümün sultanının opera olmasının bir nedeni var elbet! Çooook derin bir nefes aldım ben dün, çok özlemişim operayı 🥹
Bir başyapıtı size uzun uzun anlatmayacağım elbet #MadamaButterfly kültürler üstülüğü ve evrenselliği ile kulağınıza defalarca değmiştir zaten. Tosca'ya,Turandot'a, La Boheme'e , Nessun Dorma'ya hayat veren Puccini inandığım tanrılardan biri tahmin edersiniz ki onu da anlatmayacağım 😊

Hatta hatta , hastası olduğum İzdob orkestrasını ve dinlemeye doyamadığım Burçin Savigne ve Erdem Erdoğan (all time favorite) performanslarını bile anlatmayacağım 😁 Siz bir zahmet koşun koşun gidin Bornova Sahnesi'nde yer bırakmayan ilginizi katlayın, ısrarla talep edin önünde kuyruklar oluşturun ki ben esas mevzuma alt yapıyı hazırlayayım 😄

Esas mevzum ise... Madama Butterfly bir başyapıt olabilir ancak 1865 yılından kalan bir başyapıt. Benim bünyem çaresizce, sevgilisini bekleyen sonra sırf çocuğu için başka bir kadınla dönerek çocuğunu almaya gelen gereksiz bir Pinkerton'a olan aşkından intihar eden Butterfly'ı kaldırmıyor artık!  Kelebeğimizin kendi kanatlarıyla uçtuğu, çaresizce sevdiceğini beklemek yerine en yakın arkadaşı Suzuki ile tarih yazarak yepyeni girişimiyle dünyayı titrettiği, zengin kocaların kapısında beklediği değil de iş insanlarının anlaşma imzalamak için yalvardığı Madama zamanı gelmiştir! Yep yeni bir Madama Butterfly zamanı yepyeni aranjeler yepyeni libretto 🤩 Olamaz mı? Olabilir!!!
Doğru dürüst bir opera salonumuz bile yok, saçma sapan orkestra çukurlu bir sahnede daha var olan yapıtların bile tadını çıkaramıyoruz diyebilirsiniz, doğrudur. Ancak biletleri bir anda tükettiğinize göre, her temsil ki nazar değmesin dop dolu geçtiğine göre istiyorsunuz, istiyoruz! Bu kente yüksek sanat getirmenin zamanı geldi, geçiyor bile! Ben bazılarınıza hayal gibi gelen projeler üretmeye devam edeceğim, elini taşın altına koymaya gönüllüleri aramaya, fark yaratacak ilhama ve cesarete sahip olanları bulmak için çabalamaya... Ve bir gün İzmir'de dünyada ses getirecek bir sanat olayı yaşanacak, içinde katkım olmasından gurur duyduğum bu da sözüm olsun 😊

Sözün özü dün gece Madama Butterfly uzun bir aradan sonra tekrar nefes almamı sağlamakla kalmadı; zihnimi açtı, kalbimi hızlandırdı, kanatlarımı kaşındırdı ,yeniden uçmayı hayal ettirdi... Teşekkürler İzmir Devlet Opera ve Balesi 🙏🏻

1 Ocak 2023 Pazar

2023'e dair...

2023'ün ilk sabahına "değişim" başlığı ile uyandım... Sonra algıda seçicilik devreye girdi her yerde değişim görmeye, duymaya başladım.

Bazı şeyler değişmesin tabi mesela hayatın tüm zorlamalarına rağmen makyajım aksada direnen gülümsemem sabit kalsın 😊

Ama değişime bakış açımız değişsin mesela, rahatsızlık vermesin bize. İnsan, öğrendikçe kendini geliştirdikçe değişir zaten kaçınılmaz olarak. Değişimi sevmiyorsanız gelişmeden yerinizde sayıyorsunuz demektir ne boşa gitmiş bir yaşam...

Bizi aşağıya çeken alışkanlıklarımız değişsin özgürleşelim onlardan, yerine verimli alışkanlıklar gelsin. Mesela ben bu sene her sabah yazmaya, her gün okumaya ve meditasyon yapmaya niyet ettim gitti. Yeni alışkanlıklarım bunlar olsun.

Felakat senaryolarına, komplo teorilerine inancımız değişsin. Zekayı, aklı ve bilimi ışığımız yaparak gönlümüzden geçenleri iyiye, doğruya, olumlu olana akıtalım. Varoluş şeklimiz değişsin.

Konfor alanlarımızdan çıkalım, varoluşumuzu sergilediğimiz alan değişsin! Atlama cesareti ve koyverme bilgeliğinin bir araya geldiği bir sıçrayıştan ödülle ayrılmayana tanık olmadım ben.

Ülkem adına değişmesi gereken şey çok net zaten 😁 Ama gücü elinde tutanın değişmesi yetmez. Lider algımız değişsin, birey algımız güçlensin, zihinlerimize zift gibi yapışan kulluk bilinci kazınarak silinsin beyin hücrelerimizden. Sonra... sonra... "Bu ülkede yaşıyor olmak" ile ilgili tüm cümlelerimiz zaten değişir.

Yapmak isteyipte ertelediğimiz, bir türlü o ilk adımı atamadığımız ruh hali değişsin. Yerini atak, harekete geçen yaramaz bir çocuğa bıraksın.

Değişimi dışardan gelecek bir etkiye bırakma ısrarımız değişsin, değişimi başlatma gücünün biz de olduğu bilinci yerleşsin.

Ve değişsin, kendi küçük dünyamız önce, sonra sirayet etsin içinde yaşadığımız küçük gruplara, oradan yayılsın topluma... Sonra bir bakmışsınız dünya değişmiş. Zaten kaçınılmaz olarak değişecek! İzin verin, adım atın sizin istediğiniz yönde değişsin.